Sayfalar

Perşembe, Haziran 25, 2009

ism-i melîha

Meliha, Arap illerinin tuzundan gelir. "Milh"tir aslı. Onlar, yemek tuzlu olduğu vakit "meliha" derler. denizle bir ünsiyeti vardır bu yüzden Melihaların. İlla severler onu.
Kaldı ki "mellâh" denizci demektir aynı dilde.
Meliha daha sonra şiirleri ve sözün fesahatiyle meşhur Acem diyârına gider. Her sözü bir güzelliğe teşbih eden, incelikle süsleyen Farisîler, Meliha ismini "güzel yüzlü" manasına kız çocuklarına koymaya başlarlar.
İsmiyle müsemma olsun diye.
Oradan Anadolu topraklarına kadar ulaşır güzel yüzlüler.
Artık, "melâhatinin (güzel yüzünün) şöhreti öylesine sarmıştı ki âlemi..." diye tasvirlerde bile yer bulur Meliha.
Tecessüs ehlinden biri sorar:
-İyi ama arabın tuzlu dediği meliha, nasıl oldu da acem'e gidince "güzel yüzlü" oluverdi?
Bilge cevaplandırır:
-Yemeğe tadını ve lezzetini veren nasıl tuz ise, insana güzelliğini veren de yüzüdür. İşte bu yüzden "Meliha" güzel yüzlüdür...

Cumartesi, Haziran 13, 2009

huve


.





Birgün olup ecel gele
Kullar kulluğunda kala
Cümle âlem toprak ola
Gel dönelim Hakk'a gönül

Sünbülî




.

Çarşamba, Haziran 10, 2009

Nur Gölünde Yatasın Faruk Bey

Muziplikten geri durmaz, takılırdı. Sonra ben, sırf takılmak için söylediği sözlere kafayı takardım bazen. Hem güldürüp hem düşündürmek herkesin aşı değildir zaten.
Üç yıl önce: "Sizin yeğen bu kadar teyzenin içinde bebeklerle evcilik oynar" demişti de ben de bu şakayı kafaya takmıştım. "Sahiden ya, bir tuhaflık olmasın çocukta..." diye.
Şu bir haftadır, "Faruk Bey, bizim yeğen atla silahı çok seviyor, erkekliğin üçte ikisini tamamladı." diye yazayım istedim. Yazayım ki Faruk Bey gelsin okusun, "gelsin" ve "okusun" diledim.
Her şey o kadar eskisi gibi olacaktı ki, böyle yazılar yazacaktık, gülecektik, sıkıntı üzüntü dile gelmeyecekti. Hastalık lafı kalkacaktı tedavülden. Bir türlü olmadı.
Her görüşmemizde daha iyiydi. Bu da umut vermişti bize.
"Kanser" kelimesini kullanmadık hiç. Hakkla yalnız kaldığımız anlarda dile geldi, eteklerden döküldü herşey.
Dua ettik, umut ettik.
Şimdi bütün o sinir olduğum, saçma bulduğum klişe sözleri söyleyesim var: "Kalbimizde yaşayacaksın" gibi mesela ve her defasında en rahatlıkla arkasına sığındığım taziye sözünü hiç söyleyesim gelmiyor...
Ateş düştüğü yeri yakar biliriz. Biz belki o ateşin sıcaklığını hissettik canımız ciğerimiz acıyor sadece. İşte bu yüzden ateşin düştüğü yere, ailesine Mevladan sabır diliyorum.
Ve dualarımızı ona vâsıl et Rabbim... Şimdi artık daha çok dua etme vakti...
O, bu iskeleye değil, senin rahmetine ulaştı.
Ona şefkatinle merhametinle muamele et...